Hz. Safvan Bin Muattal ve Adıyaman Bölgesinin İslamlaşması

Hz. Safvan b. Muattal, iftira olayını ilk duyduğunda kahroldu ve gayri ihtiyari şu sözler ağzından döküldü:
والله ما كشفت كنف أنثى قط
Vallahi haram yere hiçbir dişinin eteğini kaldırmadım.”
Bu iftira olayı ona çok dokundu. Çok ağırına gidiyordu. Çünkü o, Cahiliye döneminde bile harama bulaşmamıştı.
O, kendisini Hz. Peygamber’in en yakınlarından görüyordu. Uzak diyarlardan gelip Hz. Peygamber’e sığınmıştı. Onun uğrunda memleketini terk etmiş, gurbetlerde yaşıyordu. Böyle bir olayı düşünmek nasıl olabilirdi? Hayatını kendisine feda ettiği Hz. Peygamber’in pak zevcesi için bu düşünceleri taşımak aklına hiçbir zaman gelmezdi. O, kendisini onların askeri, hizmetlisi olarak addediyordu. Hz. Safvan b. Muattal, meselenin bununla kalmadığını göstermek istedi. Bu iftirayı temizlemeliydi. Öncelikle bu iftirayı şiirlerle yayan ve şahsına hakaret eden Hassan b. Sabit’e ceza vermesi gerektiğini düşündü.
Hz. Safvan b. Muattal, iftira olayının Medine’ye yayıldığını ve bu iftirayı yayanların başında Şair Hassan b. Sabit olduğunu öğrenmişti.  Hassan b. Sabit, bir şiirinde, Hz. Safvan’a ve onun kavmi bulunan Mu­darlardan kendisiyle birlikte Müslüman olanlara: “Şuradan buradan toplanan yabancılar, şevket ve kuvvet kazandılar ve çoğaldılar” diyerek tarizde bulunmuştu.
Bu sözler kendini şehirli ve medeni bulup, köyden şehre göçenleri aşağılayan bir üsluptur. Esasen Şair Hassan’ın tavrı bir şehirli olarak asırlar boyunca her coğrafyada yaşanan bir tepkisel harekettir. Her yerde şehirde yaşayan insanlar, köyden şehre göçenlerden hoşlanmazlar. Bunun sebebi, köylülerin kabalığı, köy refleksini tavırlarıyla ortaya koymaları olduğu gibi, göç edenlerin şehirdeki nimetlerin paylaşılması talebinde bulunmaları da olabilmektedir. Bu tür göç eden insanlara şehirliler: “Köyden gelip şehrin ahlakını bozdular” şeklinde sözlerle tepki verirler. Bu tepki hem köylülerin şehre yeni adetler getirip eskiden beri şehirde geçerli olan kurallara uymamaları, hem de şehirdeki refahı paylaşma taleplerine verilen bir tepkidir.
Hz. Safvan b. Muattal, Hassan’ın bu hareketini içine sindiremiyordu. Onlar, Hz. Peygamber’in rahle-i tedrisinden geçerken bu tavırların yanlışlığını öğrenmişlerdi. Kuran bu konuda şöyle buyuruyordu: "Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları, yapmadıkları bir fiilden dolayı suçlayanlara gelince, onlar iftira atma suçu işlemiş ve böylece açık bir günaha girmiş olurlar."
"Ey iman edenler! Hiçbir insan başka insanları alaya alıp küçümsemesin, belki o alaya alıp küçümsedikleri, kendilerinden daha hayırlı olabilirler. Ve hiçbir kadın da başka kadınları küçümseyip alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha hayırlı olabilirler. Ve hiçbirinin başka birinde ayıplar arayıp onu karalamasın ve kınamasın. Kötü lakaplarla sataşıp atışıp birbirinizi aşağılamayın. İman ettikten sonra kötü bir ad sahibi olmak ne çirkin şeydir. Artık her kim bu yasak ettiği şeylerden tevbe edip dönmezse, işte onlar yaratılış gayesine aykırı yaşayanlardır."
Hz. Peygamber, bu konuda şöyle buyuruyordu:
 "(İyi) Müslüman, dilinden ve elinden Müslümanların emin olduğu kişidir.”
"Birbirinize kin tutmayınız, haset etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah'ın kulları, kardeş olunuz. Bir Müslüman’ın, din kardeşini üç günden fazla terk etmesi helâl değildir.”
"Zandan sakınınız. Çünkü zan (yersiz itham), sözlerin en yalan olanıdır. Başkalarının konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize karşı öğünüp böbürlenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir: Ona haksızlık etmez, onu yardımsız bırakmaz, küçük görmez. (Göğsüne işâret ederek) Takvâ buradadır, takvâ buradadır!”"Kişiye, Müslüman kardeşini hor görmesi kötülük olarak yeter. Müslüman’ın her şeyi, kanı, namusu ve malı Müslüman’a haramdır.”"Birbirinizle alâkayı kesmeyin! Birbirinize sırt dönmeyin! Birbirinize kin tutmayın! Haset etmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun!”
 Hz. Safvan b. Muattal, muhtemelen bunları düşünerek başına gelen bu olayı kaldıramıyordu. Bu sebeple bu tavsiyeler doğrultusunda yetiştirilen bu sahabe meseleyi halletmek için kendisi girişimde bulunmaya karar verdi.

Hz. Safvan Bin Muattal'ın Hassan Bin Sabit'i Öldürmeye Kalkışması

Hz. Safvan b. Muattal, iftira yaygarası yanında kendisine yapılan bu hakarete tahammül edememişti. Bu cezasız kalmamalıydı. Kendisini bu iftiraya karşı koruyacak bir kabileye de sahip değildi. Haklarını kendisi koruyacaktı. Bu sebeple bu işi gerçekleştirmek için yola koyuldu. Kendisi gibi gurbetten gelen arkadaşı ve Müslümanlığındaki samimiyeti Hz. Peygamber tarafından açıklanan Cuayl b. Süraka'nın yanına varıp: “Gel, gidelim Hassan b. Sabit'i vuralım. Vallahi, biz Resulullah Aleyhisselama ondan daha yakınızdır dedi.
Hz. Safvan b. Muattal’ın bu sözü bizim için önem arzetmektedir. Bildiğimiz gibi Hassan peygamber şairidir. Hz. Peygamber’in önem verdiği bir şahıstır. Hz. Safvan b. Muattal’ın kendisini Hz. Peygamber’e ondan daha yakın görmesi, onun Hz. Peygamber ile ne derece içli dışlı ve samimi olduğunun göstergesidir. Zaten devamlı Hz. Peygamber tarafından hayatı boyunca kollanmış, kendisini hakkında güzel sözler sarfedilmiştir.
Cuayl b. Süraka, Hz. Safvan b. Muattal’ın bu teklifine katılmadı, Hassan’ı vurmaya gitmekten kaçındı ve “Resu1ullah, bunu bana emretmedikçe yapamam! Resulullah Aleyhisselam, böyle bir şey emretmedikçe sen de, yap­ma!” dedi. Fakat Safvan, Cuayl'ın bu tavsiyesine yanaşmadı. Çünkü iftira ile onuru zedelenmiş, ayrıca köylülüğü vurgulanarak aşağılanmıştı. Bunu kabullenemiyordu. Hassan’a karşı şiirle karşılık vermesi de mümkün değildi. Hassan o devrin en ünlü şairi idi. Bu durumda tek yol kalıyordu. Herkes tarafından bilinen korkusuzluğunu, cesaretini ve kahramanlığını ortaya koyarak Hassan’a gereken cezayı vermekti. Tabiî ki bu karar çok kolay bir karar değildi. Hz. Safvan b. Muattal’ın Medine’de koruyucusu olan bir kabilesi yoktu. Hassan ise arkasında Medine’nin en güçlü kabilesi olan Hazreç bulunuyordu. Ancak her ne olursa olsun kararını uygulamaya koydu ve Hassan’ı kollayıp bir gece onun önünü keserek şu şiiri de okuyarak Hassan’ı vurdu:
تلقّ ذباب السّيف منّي فإنّني ... غلامٌ إذا هو جيت لست بشاعر
ولكنّني أحمي حماي وأشتفي ... من الباهت الرّامي البراء الطّواهر
 “ Benim kılıç vuruşumdan sakın, Çünkü ben bir kulum. Hicve kalkışıldığı zaman ben şair değilim ama korumu korurum ve günahtan beri kimseye iftira atan iftiracıdan korunurum
Hz. Safvan b. Muattal’ın kılıç ile bu saldırısı Hassan’ı yaraladı. Bir gözünü kör etti.

<< Önceki Sayfa - Sonraki Sayfa >>